H Harfi İle Başlayanlar

Habeşî: Eskiden Habeşistan'da yapılan bir yazı kâğıdı türü.
Hafız-ı kütüb: Kitapları hıfzeden, saklayan; kütüphaneci. Bizde Cumhuriyet'ten önce kütüphaneler çoğunlukla yazma eserlerden oluşur ve kütüphanecilere hafız-ı kütüb denirdi. En önemli ve son örneklerinden biri Beyazıt Devlet Kütüphanesi Hafız-ı Kütübü İsmail Saib Efendi'dir.
Hafif Ebru: Üzerine yazı yazılmak üzere hazırlanan ve çok açık renk boyalarla yapılan ebru. Bk. Ebru.
Hâkk: Kazıma; bir şeyin üstünü çelik kalemle yazı veya resim olarak oyma işi.
Hakkak: Mühür ve resim kazıyan, oyan sanatkâr. Ağaç, taş, maden üzerine resim yapan, yazı yazan kişi.
Halezon: Sümüklü böcek kabuğu. Bk. Miskale.
Halkâr: Yalnız altınla yapılan süsleme. Halkârî (hallikârî «yaldızlama işi») de denilir. Halk arasında helkâr, hefkâr şeklinde de görülür.
Halkârın hazırlanmasında, önce altın, varak, yuvarlak dipli çini tabakta 3-5 damla Arap zamkı veya süzme bal, ile ezilir. Ezilmiş altından küçük bir zerre avuç içinde parmakla yayıldığında gözle görülmeyecek kadar ufalıyorsa veya ezilmiş altın üzerine bir damla temiz su damlatıldığında altın zerreleri bu damlanın üzerine çıkıyorsa işlem tamamdır.
Ezilmiş altını Arap zamkından temizlemek için tabağa bol su konup fırça ile altının suya karışması sağlanır. Bir süre sonra zerreler tabağın dibine çökmeğe başlar. Ezilmeden kalan ve hemen çöken altın parçalarına müşair denir ve bunlar yeniden ezilmelidir. Altın tamamen dibe çöktüğünde zamklı su; tabak sarsılmadan dökülür.
Ezilmiş altın, jelatinli su ile karıştırılarak, fırça ile sürülmek suretiyle kullanılır. İşlenecek halkâr deseni yapılacağı yer büyüklüğünde ince bir kâğıda taslak hâlinde çizilir. Dikine olarak iğnelenir ve bir çıkın içine kokmuş söğüt kömürü tozu ile silkilerek yapılacağı yere geçirilir. Eğer koyu renk kâğıda geçirilecekse, tebeşir tozu da silkme işleminde kullanılabilir. Kömür tozu izleri ince kurşun kalemle tespit edildikten sonra bir kürk parçası ile zemin temizlenir.
Desenlerin ortası sulu altınla, gölgelendirilir ve kenarlarına koyu altınla tahrir çekilir. Açıklı koyulu gölgeler çeşitli kalınlıkta fırça kullanılarak yapılır. Daha sonra zermühre ile parlatılır. Halkârda özellikle donuk bir parlaklık istendiğinden, zer mührelenirken araya saman kâğıdı denilen ince, yarı şeffaf ve parlak kâğıt konur.
Aharlı ye hafif renkli kâğıtlarda halkâr daha güzel görünür. Halkâr tarzındaki süslemede stilize ya da gerçek biçimiyle her cins çiçek ve deşen çizilmiştir. Bazı kitapların her sayfasında ayrı motifli halkârî süsleme görülür.
Açık renk kâğıda yapılan halkârlarda desenlerin dış kenarına, uygun renkte tahrir çekilir, buna tahrirli halkâr denilir. Bazen da desenlerin iç ya da dışı hafif renklendirilerek boyalı halkâr elde edilir, buna da zer-şikâf adı verilir.
Halkâr Gölgesi: Halkâr adı verilen yaldızlı süsleme şekillerinde beliren gölgelere verilen ad.
Halkârî: Bk. Halkâr.
Hamail: Gümüşten dört köşe, kabartmalı veya telkari tarzında yapılan, içine âyetler ve küçük din kitapları konulan kab, muska, insan üzerinde taşınmaya mahsus olan dua veya küçük din kitabı.
Hanbalık Kâğıdı: Çin'in iyi cins âbâdî kâğıdına verilen ad. Hanbalık, Pekin'in eski adıdır.
Hançere: Bk. Kol.
Hane-i Kalem: Maktada, kalemin üzerine oturmasına mahsus olan yuvanın adı.
Hanzal Suyu: Bk. Kâğıt. Har mühre : Bk. Mühre.
Hareke: Arapça ve Eski Türkçe yazıların az bir kısmında, sesli harflerin yerini tutmak üzere, sessiz harflerin üst veya altına konulan işaretler.
Harirî: Eskiden ipekten yapılan bir cins kâğıda verilen ad.
Harirî Hindi: Harirî kâğıdın Hindistan'da yapılan türü.
Harirî Semerkandî: Semerkant'ta yapılan Harirî kâğıt. Boyutları Hindistan'da yapılandan daha küçüktür.
Harpi: Süslemede kullanılan mitolojik hayvan motiflerindendir. Yarı insan yarı hayvan biçiminde yapılır.
Harrerehu: Bk. Ketebe.
Haseki Küpesi: Süslemede kullanılan küpe biçimindeki çiçeğin adıdır.
Haşebi: Ağaç liflerinden yapılan eski yazı kâğıtlarına verilen ad.
Haşiye: Kenar, pervaz; bîr kitabın, sayfa kenarına veya altına yazdan yazı; bir eserin metnini şerh ve izah eden kitap.
Hat: Yazı. Bazan da, hüsn-i hat gibi, «güzel yazı» anlamında kullanılmıştır.
Arap yazısı zamanla ve özellikle Türklerin elinde çok gelişmiş, büyük bir estetik değer kazanmıştır. Bu gelişmelerle birçok yazı çeşidi ortaya çıkmıştır: Ma'kilî, küf î, aklâm-ı sitte (altı kalem, şeş kalem : sülüs, nesih, muhakkak, reyhanî, tevki*, rik'a), talik, divanî, siyakat, icazet...
Bunlara şikeste, sünbülî, seçeri, celiler, hurdalar, mülâsıklar, kırmalar, gubariler ve bezeme yazıları da eklenirse İslâm yazılarının sayısı çok artacaktır. Bunların bir kısmı sanat endişesi ile bir kısmı da pratik gaye ile ortaya çıkmıştır. Ama her iki şekilde de daima güzellik fikri hakim olmuştur.
Böylece hüsn-i hat «güzel yazı, yazı güzelliği» adı altında güzel sanatların bir kolu, hattatlık adı altında da bir sanat mesleği meydana gelmiştir. Hat sanatı uzun yıllar levhalarda resmin, de yerini tutmuş ve şaheserler meydana getirilmiştir.
Hataî: Merkezinde lotusu andıran stilize edilmiş bir çiçek, motifi ve etrafındaki dallarda stilize çiçek ve yapraklar bulunan süsleme biçimi. Ayrıca eskiden kullanılan kâğıtlardan birinin adıdır. Türkistan'da Hatay şehrinde imâl edilir, ham olarak gelir ve âbâdî gibi aharlanıp mührelendikten sonra kullanılırdı. Ağaç elyafından yapılmıştır.
Hatayı: Bk. Hataî.
Hatem: Mühür.
Hatime: Bitiş. Yazma kitaplarda müellifin eserini bitirirken yazdığı duaları, hattatını, varsa müzehhibini belirten yazılan kapsayan son yaprak.
Hatip Ebrusu: H. XII. (Milâdi XVIII.) yüzyılda Ayasofya hatibi olduğu bilinen zatın yaptığı ebrulara ve benzerlerine verilen ad. Belirgin olmayan dörtgen köşelerinde renkli çiçek desenleri şeklinde tertiplenmiş ebrulardır.
Hattat: Hat yazan kişi. Güzel yazı yazan sanatçı. Son Abbasî halifesi Musta'sım Billâh'ın. kölesi olduğu söylenen Amasyalı Yâkut-ı Musta'sımi'ye kadar kalemin ağzı düz kesilirdi. Yakut eğri keserek tahrif-i kalemi bulmuş ve aklâm-ı sitteye yeni bir biçim kazandırmıştır. İşte Yakut'a, sanatta yaptığı bu yenilikten dolayı hattat denilmiş, hat ve hattatlık Yakut'la seçkin bir sanat ekolü hâline gelince kelime terimleşmiştir. Yakut'tan önce güzel yazı yazanlara katip denildiği gibi hattat da deniliyordu, fakat Yakut 'tan sonra yalnız hattat kelimesi kullanılmış, katip ve küttâp denilmemiştir. Mîr Ali Herevî'ye göre hattat olmak için beş şey gerektir: Birincisi dikkat-i tab', ikincisi yazıdan anlamak, üçüncüsü elde kuvvet, dördüncüsü emek çekmek, beşincisi yazı için lâzım gelen kâğıt, kalem ve mürekkebin en iyilerinin bulunması.
Hatt-ı icâzet: İslâm yazılarından birinin adı. "Kırma" da denilir. Sülüsle nesih arasındadır. Hattat icazetnameleri, vakfiyeler ve dua kitapları, Kur'an'lann bilhassa sure başları bu yazı ile yazılıdır. Elif başları kıvrık ve harfler de kıvrılmaya meyillidir.
Hatt-ı İlhanî: İlhanlılar devrinde ve daha çok Anadolu'daki binalarda kitabe olarak kullanılan keşideli yazı.
Hatt-ı Mağribî: Cezayir, Tunus, Faslıların yazılarına verilen ad. Kûfî'nin acemice yazılmış şeklidir.
Hatt-ı Şecerî: Uydurma bir yazıdır. Tanınmış hattatların hiçbiri böyle bir örnek bırakmamıştır. Yazıyı iyi öğrenemeyenler arasında sanki ağaç dallarını tabiî yönlerinde keserek yazının şekline göre dizmiş ve düzenlemişler izlenimini bırakır. Bunlar çoğunlukla tanınmış hattatların herhangi bir yazıları üzerinden bu dalları eğip bükerek yapılmıştır.
Hatt-ı Zerendud: Altınla yazılmış cel'î yazılar.
Hayvan motifleri: Süslemede iki şekilde kullanılmıştır : Yalın hayvan biçimleri (harpi «yarı insan-yarı hayvan», simurg, anka, ejder...), stilize hayvan motifleri (rûmî «stilize hayvan organları»).
Heft Kalem: Batılı müellifler talik yazı biçimini de aklâm-ı sitteden sayarlarken, bazıları ta'likin eklenmesiyle, rik'a, sülüs, muhakkak, reyhanı,nesih, tevkî', talik yazılarının, hepsine birden “heft kalem” (yedi kalem) derler.
Helezonî nokta: İçinde helezona çizgiler bulunan ve süslemede kullanılan nokta.
Helkâr: Bk. Halkâr
Hendesî tezyinat: Doğru ve eğri çizgilerden meydana gelen süsleme; geometrik süsleme.
Herat cildi: Özellikle Herat'ta yapılan bir cilt biçimi. Şemseli fakat yaldızsızdır.
Hereke kalemi: Bk. Cava kalemi.
Herkâr: Bk. Halkâr.
Hibr: İyi cins mürekkep.
Hilye: Peygamberin vasıflarını ve Allah'ın adlarını ihtiva eden yazılar. Kâğıda yazılarak mukavvaya yapıştırılırdı. Levhanın ortasına bir daire yapılır, sülüsle oklu besmele, yuvarlak olarak ve besmelenin sağından başlayarak Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali isimleri ile göbek adı verilen dairenin orta kısmına nesihle Peygamberin vasıfları yazılır. Etek adındaki alt kısımda ise âyet ye hilye-i şerifenin devamı ile yazanın adı kaydedilir. Sağ ye solunda Peygamberin torunları Hasan ve Hüseyin'in adı yazılıdır.
Hind âbâdîsi: Bk. Âbâdî.
Hind kâğıdı: Pamuktan yapılan ve minyatürde kullanılan kâğıt.
Hind kalemi: Hindistan'dan gelen bir kalemdir. İçinde çok az boşluk vardır ye üzeri beneklidir. Boğumları oldukça uzundur. Çok sert olduğundan hattatlar bu kaleme pek ilgi göstermemişlerdir.
Hindî: Orta kalitede kâğıt çeşitlerinden biridir. Hint'te yapıldığından bu adı alır.
Hizânetü'l-kütüb: Kütüphane
Hizib Gülü: «Hizp: kışını, bölük». Yazma Mushafların hiziplerinin baş tarafına konulan, etrafı yuvarlak, içi boş süsleme. Genellikle her beş sayfada bir sayfa kenarına konulur (Bk. Gül).
Hokka: içine mürekkep konulan yuvarlak kap. Çok sanatkârane olanları, kapaklı ve kapaksızları vardır. «Eskiden çok kıymetli Çin gülabdanlarının boğazını kırarak dip tarafından hokkalar yaptırırlardı. Ağızları ve dipleri gümüş ve altın kapak ve ayaklarla süslenirdi. Bunlar sair porselen, altın ve gümüşten yapılırsa da Çin'de hokka olarak yapılıp gelmişleri yoktur[30]. Kütahya'da çinî hattat hokkaları da yapılmıştır.
Hokka Takımı: Yazı yazmak için gereken bir veya iki hokkayı ve kalemleri koyacak yerleri olan takım. Bunlar çoğunlukla uzunca bir tepsi üzerinde iki hokkadan meydana gelir. Birine mürekkep diğerine rıh konurdu. Kırmızı (sürh) mürekkebe mahsus ayrıca küçük hokkaları vardır.
Hoş-nüvis: İranlıların «hattat» karşılığı olarak kullandıkları terim.
Hûb-nüvis: Güzel yazı yazan, İranlılar «hattat» anlamına kullanmışlardır.
Hurda: Kırma yazılar biraz daha ince yazılırsa hurda adını alır. Talik hurdası, nesih hurdası gibi çeşitleri vardır. Bunların daha incelerine ise gubarî denilir.
Hurda nakış: Bk. Minyatür.
Hurda tezyinat: Özellikle levhalardaki kelime ve harflerin süslenmesi için yapılan bezemeler.
Huruf-ı müteselsil: Hiç kalem kaldırmadan, devamlı bir satır hâlinde yazılan yazılar.
Hutût-ı sitte: Altı yazı, şeş kalem, aklâm-ı sitte.
Hüsn-i hat: Güzel yazı, yazı güzelliği. Estetik değeri olan İslâmî yazılara hat ya da hüsn-i hat, böyle yazanlara da hattat denir. Eskilere göre «Hüsn-i hat için kalemin âlâsı, mürekkebin râ'nâsı, kâğıdın zibâsı gerektir.» Hüsn-i hatla Kur'an-ı Kerim, cüz, bilye, kitap, murakka, kıt'a, meşk, ferman ve i'lamlar yazılmış; ayrıca mimarî süsleme unsuru olarak da kullanılmıştır. Bk. Hat.


0 yorum :