C Harfi İle Başlayanlar

Cam Mühre: Bk. Mühre.
Cava Kalemi: Cava'da yetişen bir bitkiden yapılan bu kalem abanoz gibi sert ve içi doludur. «Hacı Hattat Efendi üç Cava kalemi açmıştır: Yazı kalemi, Hereke kalemi, Secavent kalemi…”
Hattatlar ince çizgi çizmek ve küçük yazılan yazmak için bu kalemi kullanırlardı. Pirinç üzerine yazılan iblâs sûreleri, sancak Kur'anları bu kalemle yazdırdı.
Cavî Kalemi: Bk. Cava kalemi.
Cedid: Bk. Eser-i cedit.
Cedvel: Yazma kitaplarda ve levhalarda yazıyla kenarı ayırmak üzere altınla çekilen çizgilere verilen ad. Tek çizgi veya biri kalın biri ince iki çizgiden ibarettir. Kırmızı (lal) ve başka renkli cetvel de kullanılmıştır. Jengârla yapılan tirşe renkli cetveller, jengâr kâğıdı yiyerek sayfayı yırttığı için, makbul değildir. Ayrıca bk. Kuzulu cetvel.
Cedvel Çekmek: Yazmalarla, levhaların sayfa kenarlarına çizgi çekilmesine denir. Cetveli müzehhipler çekebildiği gibi bu işi kendine meslek edinenler de vardı, bunlara cedvelkeş denirdi.
Cedvel Kalemi: Cedvel çekmeğe mahsus kalem, tirling.
Cedvelkeş: Yazma kitapların sayfa kenarlarına ve yazı levhalarının etrafına yaldız veya mürekkeple çizgiler çekerek onları çerçeve içine alan sanatkâr. Kalemkeş de denir.
Celi: Hattın kalın nevileri hakkında kullanılan bir terimdir, özellikle büyük levhalarda veya taş üzerine yazılan kitabelerde kullanılmıştır.
Celi Kalemi: Büyük boydaki yazılar için kullanılan kalemlere denir. Ya çok kalın kamıştan veya her hattatın kalem açışına göre, tahtadan yapılırdı. Çok büyük yazılar için bu tahtadan kalemin kat'ı boydan boya kesilir ve mürekkebin kolay akmasını sağlamak için içine sünger yerleştirilirdi.
Celî-nüvis: Celî yazıyı güzel yazan sanatçı; büyük yazı yazan.
Cendere: Ciltlenecek kitap dikildikten sonra dibinin yapıştırılması için mengene olarak kullanılan, tahtadan, iki ucu vidalı âletin adı.
Cenkâr: Bk. Jengâr.
Ceylân Derisi: Üzerine yazı yazılacak duruma getirilen ceylân derisi. Kâğıttan önce kullanılmıştır. Müze ve kütüphanelerde kûfî yazıyla ceylân derisi üzerine yazılmış Kur'an ve sûreler bulunmaktadır.
Ceylân Kâğıdı: Bk. Ceylân derisi.
Cilbend: Yazma kitap ciltlerinin muhafazası için kullanılan kutu; içindeki bir kurdele çekilince kitap dışarı çıkar.
Aynca yazı ve resim konulmak üzere bir kenarından bez ile yapıştırılmış iki mukavvadan ibaret kapaklara da cilbent adı verilir. Ağız tarafından ve yanlarından küçük şeritlerle bağlanır.
Cilt: Türkçe'ye Arapça'dan geçen bu kelime «deri» demektir. Yazılı eserlerin korunması amacıyla yapılan kitap kapları da çoğunlukla deriden yapıldığı için cilt adını almıştır.
Kâğıdın icadından önce, balmumu levhalar ve papirüs üzerine yazılan yazıların saklanması için iplerle bağlı tahta kapaklar kullanılmıştır. Parşömen kullanılmaya başlanınca katlanıp forma elde edilmiştir. Cilt ve ciltçilik kâğıtçılıkla birlikte gelişmiştir. İlk Türk ciltleri Doğu Türkistan'da Mani dinini kabul eden Uygur Türklerine aittir. Cilt sanatının Çin'den Türklere geçtiğini ileri sürenler varsa da Çinlilerin tomar hâlinde baskı yaptıkları göz önüne alınınca bu mümkün görülmemektedir.
Klâsik Türk ciltleri aynı yüzyıllar içindeki diğer Îslâm milletlerin kitap kapları ile karşılaştırılırsa bazı özellikler görülür. Meselâ Îrân çevresinde yapılan ciltlerin kaplarının iç yüzlerinde katı'a süsler ince ve çok renklidir. Türk ciltlerinde ise iç kısım genellikle kalın katı' (oyma) süslü ve sadece merkez madalyonundan ibaret, bazen de köşebentlidir. Zemin tek veya iki renklidir. Bazen dıştaki süsleme, derinin rengi değiştirilmiş olarak, kabın iç yüzünde de tekrarlanır.
Deri ciltlerde uygulanan klâsik üslup, şemseli cilt tarzıdır. Kapaklar üzerindeki süslemeler kabartma olduğundan, kitap rafa veya rahleye konduğunda sürtünerek ezilmemesi için, kabartmaların en üst kısmı, düz kısımlardan aşağıda tutulmuştur.
Ciltte süslemelerin kapak, Sertap ve mıklep üzerinde yapılmış olması Türk üslûbunun özelliğidir. Doğu ciltlerini batınınkinden ayıran özellikler ise şöyle sıralanabilir :
Klâsik ciltlerimizde sırt (dip) yuvarlak değil düzdür; kapaklar kitap boyunda olup, dışarı taşmaz; şiraze, sırta ipek iplik dikilip elle örülür; sırtta yazı olmaz, eserin adı zahriyede veya kitap yaprağındadır; alt kapağa iki parça (Sertap ve mıklep) eklenmiştir; iki kapak, mıklep ve Sertap birer süsleme düzeyidir.
Klâsik bir cilt, tezhip, nakış, deri tıraşlama, murakka, hâk, hat, katı' ve ebru sanatlarının ürünüdür. Genellikle birçok sanatkârın ortak çalışması ile meydana gelmiştir.
Cilt süsleme üslupları, bu ciltlerin bulundukları kültür alanlarına göre değişik şekillerde ise de, bu değişiklik yapılış özelliklerinden çok süsleme ve kullanılan malzeme konuşunda kendini gösterir. Türk - Îslâm cilt sanatının tarihteki gelişiminde şu üsluplar tespit edilmiştir :
Hataî (Kâşî, Horasan, Buhara, Dihlevî), Herat (Herat, Şiraz, Isfahan), Arap (El-cezire, Halep, Fas), Rûmî (Selçuk), Memlûk (Mısır), Türk (Diyarbakır, Bursa, Edirne, İstanbul, Şukûfe, Rugan «Lake», Barok), Mağribî (ispanya, Sicilya, Fas), Lake (Iran, Hint), Buhara-yı cedit.
Cilt Ara Kapağı: Ciltlenmiş bir yayında dış kapak ile ara kapak arasında bulunan yaprak. Cilt ara kapağının ön ve arka yüzünde yazı bulunmaz. Metni cilde bağlayan dayanıldı iki yapraktan biridir. Diğer cildin iç kısmına yapıştırılır. Osmanlı ciltçiliğinde en güzel ebru örnekleri cilt ara kapaklarında görülür.
Cilt Kanadı: Kitap kapağı yerine kullanılan bir terimdir.
Ciran: Ciltte kullanılan beyaz ceylân derisi.
Cönk: Halk şairlerinin dikdörtgen biçiminde uzunlamasına ciltlenmiş olan şiir mecmualarına verilen addır. H. X. (M. XVI.) yüzyılın tanınmış kişilerinden, Bursa'yı ikinci vatan seçen ve yazılarını uzunlamasına defterlere yazan Dede Efendi, bu ismi mahlas olarak kullanmış, kendisine Dede Cöngî denilmiştir.
Cüz: Bir iki formadan ibaret küçük kitaplara verilen ad. Kur'an'ın ayrılmış olduğu 30 kısmın her birine cüz denir. Genelde 20 sayfa bir cüz sayılır.
Cüz gülü: Yazma Kur'an-ı Kerim'lerde cüzlerin başlangıcında sayfa kenarına yapılan yuvarlak tezhip. Bk. Gül.
Cüzlük: Cüz teşkil edecek büyüklükteki kâğıda verilen ad; yirmi sayfadan meydana gelen forma. Bugün on altı sayfadan oluşan forma, eskiden yirmi sayfa idi.


0 yorum :