Nâdir nüsha : Fazla nüshası
bulunmayan yazma eser.
Nakış : Eskiden boyalı
resimlere, minyatürlere verilen ad. Yazma kitaplara renkli olarak yapılan
süsleyici resimlere, minyatürlere nakış, yapanlara da nakkaş denilirdi. Buna
tasvir ve şebih yazmak (b. bk.) da denilirdi. Yapanlar nakkaş, musavvir,
şebihnüvis adlarını alırdı [52]
Nakış resim : Minyatür.
Nakışhâne : Nakış yapılan
yer; resim atölyesi karşılığında kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmet, yeni
sarayında bir saray nakışhânesi kurmuş ve başına da Özbek asıllı Baba Nakkaşı
getirmişti. Lâle devrinde ise milli resim ve oymacılığımız üzerine albümler
hazırlayan özel nakışhâneler bulunmaktadır.
Nakkaş : Yazmalara minyatür
ve tezhip yapan sanatkâr, özellikle kitaplara minekârî resim yapanlara
denilmiştir.
Nakkaşlık İranlılar
tarafından geliştirilmiştir. Şark nakkaşlarının başı üst ad Bihzad'dır.
Nakş-i âbî : Su ve zamk ile
karıştırılmış boyaların kâğıt üzerine sürülmesiyle yapılan resimlerdir.
İranlıların gevaş tâbir ettikleri bir usûl ile yapılırdı. Bu usûlde boyalar
şeffaf değildir, renklerin içinde beyaz vardır. Bunu da çoğunlukla beyaz veya
altın bir astar zemin üstüne işlerler ve boyaları beyaz boya ile
karıştırırlardı.
Nakş-ı zerkâr : Yaldızla
yapılan süslemelere verilen ad.
Nâzır : Eski kitaplıklarda
denetleme işini yürüten kişi.
Necmeddin ebrûsu : Meşhur
hattat, mücellit ve ebrûzen Necmeddin Okyay'ın buluşu olan çiçekli ebruya
verilen ad.
Nemekahu : Bk. Ketebe.
Nesehahu: Bk. Ketebe.
Nesih : Bir yazı çeşidi.
Kalınlığı sülüsün üçte biri kadardır. Kûfî yazının, köşelerinin yuvarlanması
ile meydana gelmiştir. Abbasî veziri İbn-i Mukle'nin kûfîyi değiştirerek nesih
yazı sitilini meydana getirdiği rivayet edilir. Daha çok Kur'an-ı Kerim'ler
nesihle yazılmıştır. Murakkalar ve bilyelerin göbekleri de nesihle yazılmıştır.
Türk hattatlarınca çok kullanılmış bir yazıdır.
Nestalik : Osmanlılarda
ta'lik adı verilen yazıya İranlılar, «nesih» ile «talik» ten bozma olarak
«nestalik» demişlerdir.
Neşşaf kâğıt : Sünger
kâğıdı gibi gözenekli bir kâğıt. Mürekkepçiler bunu mürekkebi süzme işinde
kullanmışlardır.
Nevregân : Mücellitlerin
mukavva ve deri oymakta kullandıkları âletin adıdır. Eğri ve ağzı keskin olan
bu bıçağın ucuyla katı' da yapılırdı.
Nigâr : Eskiden resim,
suret, insan resmi yerine kullanılan, Farsça bir kelimedir.
Nigârende : Bk. Nigârî.
Nigârhane : Eskiden resim
ve tasvir yapanların çalıştıkları yer.
Nigârî : Eskiden insan
resimleri yapan ressama verilen ad. Nigârende de denirdi.
Nişanlı şiraze : Bk.
Şiraze.
Nişasta âharı : Nişastanın
pişirilmesiyle yapılan âhar. Bu âhar sürülen kâğıt kolay silinirdi. Çifte
âharlı ebru yapımında da, yumurta âharının altına bu âhar sürülmüştür.
Nizamşahî : XVII. yüzyılda
kullanılmakta olan bir kâğıt cinsi. Ayrıca bk. Kâğıt.
Nokta : Kur'an-ı
Kerimler'de âyet ve cümleleri ayırmak, yazmalarda durakları belirlemek için
kullanılmış küçük yıldız ve çiçek şekillerine verilen isim. Muntazam, geometrik
olanlarına mücevher nokta, altı köşelilere şeşhâne nokta, beş yapraklılara
pençberg denilir. Diğer şekilleri: geçme nokta, yaprak nokta, helezonî nokta,
zerender-zer nokta... (bunlara bk.).
Nokta Demiri: Mücellit terimlerindendir. Noktalar
üzerine vurulan demirin adıdır. Bununla ciltlerde nokta yapılır.
Noktasız Yazı: Arşivde, kimi nedenlerle noktasız
olarak yazılan yazı. Siyakat, tevkî, divanî kırması gibi yazıların noktasızlarına
rastlanmaktadır.
Nüsha:
1. Bir eserin elle
yazılarak çoğaltılmış olanlarından her biri.
2. Tezhip terimi. Talik
yazı ile eğimli yazılan levhalarda yazı ile çerçeve arasına üçgen şeklinde
yapılan süslemenin adıdır.
Nüvis: Yazan, yazıcı.
0 yorum :
Yorum Gönder